İşte bilinmeyenleri ile Ergoterapi

Ergoterapi konusunda sizler için çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Ergoterapi hiç duydunuz mu? Kimi duymuştur kimi duymamıştır.

Biz duyanlar duymayanlara anlatsın demeyeceğiz. Ve kişinin ehli uzmanlarından siz değerli okuyucularımız için görüş alacağız.  

İlaçsız bir tedavi şekli düşünüyorsanız mutlaka Ergoterapi ile tanışmalısınız bizden söylemesi.  

Bahar Kesici ve Nermin Ay Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi bölümünden mezun olan iki Ergoterapist.  

Sizler için Kesici ve Ay'a Ergoterapi'yi sorduk. Bakın İzmir'de kurdukları danışmanlık merkezi ile Ergoterapi tedavisini sağlamaya başlayan Ay ve Kesici bizlere neler anlattı?  

Bahar Kesici ve Nermin Ay, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'nden 4 yıllık bir lisans programı olan Ergoterapi bölümünden mezun oldular. Mezun olduktan sonra 3 ay Almanya’da bulunan Evangelisches Klinikum Bethel hastanesinde uygulamalı eğitim aldılar. Daha sonra da İzmir’de Armin Danışmanlık merkezini açtılar. 

Kesici sözlerine şöyle başladı: ''2009 yılında Yüksek Öğretim Kurulu toplantısı kararı ile Hacettepe Üniversitesi’nde Ergoterapi bölümü açılmasına karar verildi. Bu bölümden ilk mezunlar 2014 yılında çıktı. Ergoterapi herhangi bir kısıtlılık veya engel sonucu ortaya çıkan kognitif, duyusal, psikososyal ve fiziksel becerilerde oluşan bozuklukları iyileştirmeye, aktivite performans kapasitesini ortaya çıkarmaya ve geliştirmeye yönelik olarak ergoterapistler tarafından uygulanan bir sağlık hizmetidir. Amacımız bireylerin günlük yaşam aktivitilerinde ve sosyal yaşamlarında bağımsız olmalarıdır.

Ergoterapi tedavisi almak isteyenler için herhangi bir yaş sınırı yok. Kişi hasta da olabilir hiç hasta olmayabilir de. Yeni doğan bireyden en yaşlı bireye kadar herkes bu tedaviden faydalanabilir. İzmir’de bu konuda hem yetişkin hem pediatri kabulü yapan ilk merkeziz. Amacımız kişinin topluma bağımsız bir şekilde katılımını sağlamak. Kişi merkezli bütüncül bir yaklaşımla hizmet vermekteyiz.  Her alanda çalışıyoruz. Duyu bütünleme, pediatri, psikiyatri, Nöroloji, ortopedi, onkoloji, el rehabilitasyonu, mesleki rehabilitasyon, ergonomi gibi alanlarda sağlık hizmeti veriyoruz'' dedi. 

Kişiye güçlü yanlarını hatırlatıyoruz.  

Kesici, ''Ergoterapi tedavisi almak için ille bir hastalığınız olması gerekmiyor. Bir psikiyatrik nedenden dolayı bile başvurabilirler. Biz kişinin bilişsel, duyusal, fiziksel ve psikososyal durumuna bakıyoruz.  Ve kişinin güçlü yanlarının olduğunu kendisine hatırlatıyoruz. Güçlü yanlarını kullanarak zayıf yanlarını geliştirmeye çalışıyoruz. Hedefimiz bu. Bu sebeple kişi daha çok motive oluyor. Daha çok motive olduğu için aktif bir şekilde katılım gösteriyor. Aktif katılım sayesinde de kişi çok hızlı bir şekilde gelişebiliyor'' diye konuştu. 

Materyalleri kişiye uygun hale getiriyoruz.  

Ergoterapist Nermin Ay ise, ''Kişi mesela tek başına otobüse binemediğini, tek başına toplum içinde yemek yiyemediğini, ya da omuz probleminden dolayı kıyafetini giyemediği gibi problemlerini anlatıyor. Biz öncelikle kişiyi değerlendiriyoruz. Psikolojik bir nedenden dolayı mı yoksa fiziksel nedenden dolayı mı bu dediklerini gerçekleştiremiyor. Bunlara baktıktan sonra bir program çiziyoruz. Kişi için en önemli aktivite hangisi ona bakıyoruz. Örneğin benim için yemek yemekse başkası için kitap okuma olabilir. Ergoterapi’nin en önemli özelliği kişi merkezli olmasıdır. Kişinin ne istediği bizim de sağlık prensiplerimize uyuyorsa o şekilde ilerliyoruz. Sonrasında da kişiyi sıkıntıya düştüğü alanlarda rehabilite ediyoruz. Biz aktiviteleri tedavi amacı ile kullanıyoruz. Kişi saçını yıkamakta zorlanıyorsa saç yıkama aktivitesi üzerinden çalışıyoruz ama bunları kademelendirerek yapıyoruz. Hasta da ilerleme kaydedemiyorsak yardımcı cihaz kullanıyoruz. Örneğin tarağı uzun saplı yapıyoruz, eğri yapıyoruz yani kişiye adapte ederek, değiştirerek materyalleri kişiye uygun hale getiriyoruz'' dedi.  

Kesici ve Ay, ''İzmir’de bu konuda 1 Şubat 2019 tarihinden itibaren faaliyet göstermeye başladık. Bu merkezi açarken de en büyük destekçilerimiz ailelerimiz oldu'' diye konuştular. 

 

Pediatri konusunda da sağlık hizmeti veriyoruz.  

Kesici, ''Pediatrik Ergoterapi ünitesinde genel olarak otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite, disleksi ve benzeri bozukluklarda ya da çeşitli genetik bozukluklar down sendromlu çocuklarda yine aynı şekilde bütüncül bir bakış açısı ile kendi yaşına gelişimine uygun bir şekilde değerlendirme yapıyoruz. Çocuğun ihtiyacına göre haftalık ergoterapi seanslarına alıyoruz. Seanslarımız 45 dakika ve 1 saat arasında değişim gösteriyor. Çocuklarımızı değerlendirirken gelişim piramidini kullanıyoruz. Gelişim piramidimiz 4 seviyeden oluşur. En alt seviyede duyularımız vardır. Bunlar koklama, görme, işitme, tat alma, taktil(dokunma), vestibüler(yer çekimi), propriosepsiyon(derin basınç) dur. İkinci seviyede vücut farkındalığı, vücudun her iki tarafının kullanımı; Üçüncü seviye el-göz koordinasyonu, dikkat, görsel algı, dil-işitme becerileri; dördüncü seviyede günlük yaşam aktiviteleri ve akademik becerilerimiz vardır. Eğer birinci seviyede bir problem var ise diğer seviyedeki gelişimler gecikmektedir. Bu nedenle bize gelen çocuğun ilk olarak duyu profilini çıkarıyoruz. Gerekiyorsa duyu bütünleme eğitimi yapıyoruz. Ayrıca postür, denge, orta haz çaprazlama, ince-kaba motor beceriler, günlük yaşam becerileri ile görsel motor kontrol, görsel uzaysal algılama, motor planlama, dikkat, oryantasyon, planlama ve yazı yazma eğitimi gibi akademik becerileri de içeren kognitif algısal becerilerin kazandırılması veya geliştirilmesi için aktivite temelli müdahaleler gerçekleştiriyoruz. '' dedi. 

Oyun içinde öğrenmeyi sağlıyoruz.  

Nermin Ay, ''Biz Ergoterapi uygularken çocuğu etkinliğe dahil edip sorumluluk almasını sağlıyoruz. Bir oyunun içinde bir beceriyi öğreniyor. Hem oyun oynuyor aslında gitmek istemiyor buradan hem de o beceriyi öğrenmiş olarak çıkıyor merkezimizden. Bu tedavi yöntemi ilaçsız olduğu içinde çocuklarımızın organlarına da herhangi bir zarar vermemiş oluyoruz. Sınav kaygısı yaşayan bireylerde ise seçici dikkat çalışıyoruz. Stresle baş etme, gevşeme yöntemlerini kullanıyoruz'' diye konuştu. 

Ergoterapi bölümü istihdam da sağlıyor 

Kesici,''Ergoterapi, özel eğitim merkezlerinde pediatri alanında daha çok kullanılıyor. Bu bölümden mezun olanlar genellikle özel eğitimlerde çalışıyorlar. Devlet atamalarımız var. Devlet hastanelerinde de çalışan Ergoterapist arkadaşlarımız var. Örneğin İzmir’de Bozyaka toplum ruh sağlığı merkezinde bir Ergoterapist arkadaşımız var. Yeşilyurt devlet hastanesinde var'' dedi. 

Düşme korkusu olan yaşlılarımıza Ergoterapi ile destek oluyoruz.  

Nermin Ay, ''Yaşlı bireyler artık Türkiye gelişen bir ülke statüsünde olduğu için eve hapis olmaktan çıktılar. Yaşlılar için psikososyal çalışıyoruz. Yine fiziksel kabiliyetlerini arttırmak için dans terapilerimiz var. Ev adaptasyonları yapıyoruz. Genellikle yaşlı bireylerde düşme korkusu ile karşılaşıyoruz. Düşmekten korktukları için banyolarını yapmamaya başlıyorlar. Banyosunu yapmayınca birine bağımlı olmuş oluyor. Banyoda neden düşme korkusu yaşadığını tespit ediyoruz. Daha önceden yaşamış mı bu tehlikeyi diye. Neden düştüğünü tespit edip banyoyu ona göre adapte ediyoruz. Ve kaymazlar, tutunma barları hangi tarafını daha çok kullanıyorsa eşyaları o bölgeye yoğunlaştırmak gibi çalışmalar yapıyoruz. Kişinin düşmesini önleyecek şekilde evi dizayn ediyoruz'' dedi.  

Kesici, ''Ayrıca Alzheimer ve Demanslı bireylerde kognitif rehabilitasyon uyguluyoruz. Yani hafıza ve dikkat çalışıyoruz. Böylece bireylerin ileri evrelere geçişini yavaşlatıyoruz. Almanya’da bulunan Evangelisches Klinikum Bethel hastanesinde 3 ay boyunca eğitim gördük. Orada da yaşlı bireyler üzerine çalıştık. Almanya’da interdisipliner bir ekip çalışmasını görme şansımız oldu.  Doktoru, sosyal hizmeti, hemşiresi, dil konuşma terapisti, fizyoterapisti hepimiz aynı ortamda hep birlikte karar vererek hastaları tedavi ettik'' ifadelerini kullandı.  

Almanya'daki insanlar asla vazgeçmiyor.  

Kesici ve Ay, ''Sağ dizinden Ampute olmuş(kesilmiş) bir hastamız vardı. Birey oturamıyordu bile, dengesi çok kötüydü hemen arkasına doğru düşüyordu.  O kişi ile 3 ay boyunca her gün hemen hemen çalıştık. Yavaş yavaş önce oturma dengesini sağladık. Daha sonra bir takıp adaptif cihazlarla ayağa kalkıp bir 10 saniye ayakta durup sonra tekrar oturması gibi konularda çalıştık. Yavaş yavaş kalkıp ayakta daha uzun süre durmaya başladı. Daha sonra cihazda tutunup sandalyeye kendisi geçebildi. Ve hızlı bir şekilde dengesi gelişti. Burada kişinin motivasyonu çok önemliydi. Gerçekten motivasyonu çok yüksekti. Ve 3. Aya yaklaştığımız da kişi koridorda kendi başına yürür hale geldi. Tabi ki de bir yardımcı cihaz ile. Bunu yapan kişi 80 yaş üstü bir bireydi ama asla yılmadı umutsuzluğa kapılmadı'' dediler.  

Transfer aktiviteleri çok önemli.  

Nermin Ay, ''Aynı zamanda transfer aktiviteleri de öğretiyoruz. Felçli bir birey varsa karşımızda tekerlekli sandalyeden yatağa nasıl geçecek. Yataktan tekerlekli sandalyeye nasıl geçecek. Tekerlekli sandalyeden tuvalete banyoya nasıl gidecek? gibi transfer aktivitelerini öğretiyoruz. Bununla ilgili aileye ve bakım yapan kişiye de eğitim veriyoruz. Böylece aile bu yükün altından kalkabilsin'' diye konuştu.