Bir kaşif gibi yol alıp şehirlerin tarihini ve tarihi eserlerini yerinde görmeyi, muazzam güzellikleriyle beni etkileyen yanlarını saatlerce konuşmayı seviyorum.Fakat bu sefer farklı gezdiğim, gördüğüm,şehirlerin tarihinden değil gezip gördüğüm şehrin insanın bende yarattığı duygusundan söz etmek istiyorum.Bizler bize sunulan hayatlardan, önümüze çıkan fırsatlardan, imkanlardan, doğduğumuz coğrafyadan ibaret değiliz.
Hayatımız boyunca sevdiğimiz insanların,yaşadığımız heyecanların,üzüntülerinokuduğumuz, kitapların,izlediğimiz filimlerin, dinlediğimiz müziklerin çıktığımız yolculukların sonucuyuz. Doğu Anadolu bölgesini gezme düşüncem uzağımda ki yakınmış esasen Elazığ ve Muş'a ilk defa gittim
sürekliliği değil, derinliği hissettirdiği duygusuymuş mühim olan muazzam bir deneyimdi benim için.
Şehirin yabancısıydım evet herkesin keyif aldığı anlatmalara doyamadığı Elazığ 'ın Harput' u Muş'un Seyirtepesi benim nefsimi okşamadı.Şehirin yabancısı olmakla, şehire yabancı olmak arasında ince bir çizgi var.
İlk defa tanıdığım iki saat süren sohbetimizin ardından Bulut' u tanıdığıma mutlu oldum umutlu oldum gel sarılalım valla bak bende Corona yok diyebileceğim kadar içimden sevgi aktı.Güneş daha bir parlak gökyüzü daha bir berrak mutluluk, neşe, sevinç, amaç yüklediğim ne varsa anlam kazandı. Bulut'un sahici sohbeti karşısında.Ezgi ile kilometrelerce yürüdüğümüz yolda attığımız kahkahalar daha cazibeli söylediğimiz şarkılar büyüleyici geldi. Simge ve Berna'nın iç gıcıklıyıcı anlatımlarının lezizliğine doyamadım dinlerken tekrar tekrar anlattırdım . Sahiden anım güzelleşti ,sakinleştim iyileştim bir tık daha olgunlaştım. Nerede olduğunuz değil iyi hissetmeniz, hissettirilmeniz önemli olan. Yakınımızdaki uzak, uzağımızdaki yakın olabiliyor bazen şehirler ve insanlarda dahil buna herşeyden çok, tüm kalbimle inanıyorum.