*Körfezdeki kirliliğin giderilememesi ve gemi ulaşım kanalının açılamaması nedeni ile özetle yönetimlerin bilimden çok uzak bir şekilde İzmir’i yönetmeye çalışmasının ve hala bu yanlışlarda ısrar edilmesi sonucu; İzmir, turizmini güneye, ticaretini de kuzeye kaptırmış durumdadır.
Ve bu kötü yönetim sonucunda yalnızca İzmir kaybetmiyor, tüm Türkiye kaybediyor.
İzmir Körfezinin son 25 yıldaki tarihçesi şöyle özetlenebilinir;
*2000 öncesi kirlilik ve koku nedeni ile İzmir Körfezinde yüzülemiyordu, 1 milyar dolar verip dünya standartlarında büyük kanal projesi yapıldı ve sistemin devreye girmesiyle körfez, maviye dönüştü.
Ancak sonrasında yine kokuyor ve hala yüzülemiyordu.
Peki o zaman biz bu 1 milyar doları niye harcadık?
Nerelerde yanlışlar yapıldı?
*1980 sonrası İzmir Limanını korumak için Yeşildere ‘nin uzatılması sonucu Körfezin kokusu ağırlaşmaya başlamıştır.
*2002 yılında Büyük Kanal Projesinin bitmesi ve tüm fabrika arıtma tesislerinin devreye girmesi ile birlikte Körfez mavileşmiş ve Halkapınar’da piknik tesisleri açılarak pikniklere başlanmıştır.
*Büyük kanal projesinin devreye girmesi ile birlikte mavileşen körfez , Prişta’nın ölümü ile birlikte arıtma tesislerin kapatılması sonucu yeniden kirlenmeye başlamıştır.
* 2007’lerde dere yataklarının altının betonlanması biyolojik bir katliamdı ve tüm uyarılara karşın betonlanmaya devam edilince, bu nedenle kokular çekilmez hale dönmüştür.
*Ayrıca Çakalburnu dalyanının da, tüm uyarılara rağmen arka planla ilişkisinin çok azaltılması sonucu yol yapımından sonra burda da koku başlamış ve hala devam etmektedir.
Özetle, 2005 sonrası İzmir, bilimden uzak yönetilmiş ve 2025 yılında hala daha yanlışlarda ısrar edilmektedir.
Ve bilimsel tabanı olmayan, başta sirkülasyon kanalı denilen ucube ve bilimsel tabanı olmayan projelerde ısrar edilmeye devam edilmesi halinde yaşanmaz hale dönüşecektir.
Körfez hakkında basında çıkan yazılar ;
NTV-MSNBC
Güncelleme: 10:42 14 Haziran 2005 Salı
İZMİR - Körfez’deki koku ve kirliliğin giderek artması dünyanın en büyük projelerinden biri olan “Büyük Kanal Projesi”nin hatalarını gözler önüne serdi. Mühendislere göre, Körfez, 4-5 yıl sonra daha da ciddi bir kirlilik tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. İzmirliler ise, Körfez’deki kirlilikten şikayetçi.
15 Mayıs 2016, Egede Sonsöz. “Burası Karayipler değil, İzmir Körfezi”
8 Nisan 2018, Gerçek İzmir, “Karayipler değil İzmir Körfezi”
29 Ocak 2014, Hürriyet. “Karayipler değil İzmir Körfezi”
12 Mart 2014, Habertürk, Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek Programı: BB Başkanı Aziz Kocaoğlu “3 yıl sonra Körfezde yüzeceğiz”
İBB Başkanı Sayın Kocaoğlu döneminde körfezin temizlendiği ve hatta Karayipler kadar temiz olduğu algısı yaratılmıştır.
Ancak gerçek ise çok farklı idi. Körfezin dış tarafından ve hiçbir zaman kirlenmemiş temiz bölgelerden çekilen fotoğraflar sanki İç Körfez’den çekilmiş gibi basına servis edilmiştir. Yani bu konuda çok ciddi bir sahtekarlık yapılmıştır.
Ayrıca Başkan Aziz Kocaoğlu’nun 12 Mart 2014 tarihinde Teke Tek programında “3 yıl sonra yüzeceğiz” açıklamasından sonra basına verdiğim röportajda “değil 3 yıl 33 yıl sonra bile yüzülemez çünkü bilimle yürünmüyor” demiştim.
Sonrasında İBB Başkanlığı koltuğuna oturan Sayın Tunç Soyer de aynı şekilde “ 3 yıl sonra yüzeceğiz” demişti ve basına aynen Sayın Kocaoğlu’na söylediğim gibi “değil 3 yıl, 33 yıl sonra bile yüzülemez çünkü bilimle yürümüyorlar” demiştim.
Sayın Tunç Soyer Başkanlıktan ayrılmadan önce körfezi temizlediğini göstermek için Narlıdere’de yüzmüştü. Ancak bu da sahtekarlık vardı çünkü Narlıdere hiçbir zaman kirliliğin yaşanmadığı Orta Körfezde idi ve halk plajında yüzmüştü.
Son seçimden önce Başkanlık koltuğuna oturacak olan Başkanın kucağında 3 önemli sorun bulacağını da basında defalarca belirtmiştim.
Bunlardan en önemlisinin İzmir’in çökme sorunu, ikincisinin su sorunu ve çözümü en basit olan üçüncü sorunun ise İzmir Körfez Kirliliği olduğunu belirtmiştim.
Yani biz daha en basit sorunun hakkından bile gelemiyoruz.
Ve tuhaf bir şekilde Çevre Bakanlığından denetleme yetkisinin istenmesi bile Belediye yönetiminin bu konulardan hiç haberi olmadığının göstergesidir.
Dünyanın her yerinde denetleme yetkisi Bakanlığın elindedir.
Belediyenin görevi öncelikle kendi arıtmalarını çalıştırmak ve diğer fabrika arıtmalarını da düzenli denetleyerek kirli su bırakan fabrikaları Bakanlığa bildirmektir.
Bu Körfez 2002 yılında, rahmetli Priştina döneminde tüm arıtmaların çalıştırılması ile İç Körfez bir yılda maviye dönüşmüştü ve yine bu yapılabilir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu konuları çalışan ve jeokimya eğitimi almış olan Jeolojik oşinograflar istihdam ederek ya da doğrudan Jeoloji Mühendisleri Odasından yardım isteyerek körfezin temizlenmesini sağlayabilir.
Su konusunda da Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanıyoruz çünkü İZSU üst yönetiminde bildiğim kadar hiç “Hidrojeolog” yok.
Bu yalnızca İzmir’e özgü değil genelde tüm belediyelerde su yönetimi için hidrojeologların olması şarttır.
Yani öncelikle belediyelerde dairelerin başkanlıklarına ve yönetim kurullarına konu ile ilgili eğitim almış kişilerin görevlendirilmesi şarttır.
İşte İzmir Belediyesinde eğitimli kişiler görevlendirilmediği için İzmir başta çökme, sonrasında su ve kirlilik gibi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.