SAVAŞA HAYIR!
Ortadoğu’da yaşanan savaşların tarihsel ve toplumsal etkileri, bölge halkları üzerinde derin yaralar bırakmaktadır. Yıllardır süregelen çatışmalar, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, yerinden edilmesine ve bölgesel istikrarsızlığa yol açmıştır. Bu savaşların ekonomik, sosyal ve psikolojik etkileri hem savaşan ülkeler hem de komşu ülkeler üzerinde yıkıcı olmuştur. Savaşın kimler tarafından çıkarıldığı, yüksek çıkarları uğruna halkların boğazlaşmasınıkimler çok rahat seyretmekte oldukları bellidir.
Türkiye’nin Ortadoğu’daki bu çatışmaların dışında kalması ve bölgedeki barış girişimlerine aktif olarak katkı sağlaması kritik önemdedir. Bu yönde atılacakadımları, sadece kendisi için değil, bölgedeki diğer halklar için de yaşamsal öneme sahiptir. Türkiye’nin komşuları ile iyi ilişkiler sürdürmesi, diplomasi yoluyla çatışmaların çözümü için çaba göstermesi, bölgedeki tansiyonun düşmesine yardımcı olabilir. Diplomasi, müzakere ve arabuluculuk çabaları, bölgesel barışın sağlanması için atılacak önemli adımlardır.
Savaşın en büyük mağdurları ise halklardır. Savaşın yıkıcı sonuçları sivillerin hayatlarını karartmakta, çocukların eğitimini, sağlık hizmetlerine erişimini ve temel haklarını ellerinden almaktadır. Ortadoğu’da süregelen savaşlar toplumsal dokunun bozulmasını ve kültürel mirasın yok edilmesidir. Bu durum, bölge halklarının geleceğini karartmakta ve savaşın neden olduğu travmalar, nesiller boyu devam edecektir.
Barış, bölgede kalıcı bir çözüm için tek yoldur. Savaşlar, sorunları çözmek yerine derinleştirir ve yeni nefret tohumları eker. Oysa barış, toplumların refahı ve istikrarı için vazgeçilmez bir durumdur. Türkiye’nin bu süreçte, komşu ülkelerle diyalog kanallarını açık tutması önemlidir. Türkiye, savaşı durdurma politikası izleyerek, hem kendi halkını hem de bölgeyi daha fazla yıkımdan koruyabilir.
Savaşa hayır, barışa evet demeliyiz. Bu Aynı zamanda insanlık için bir zorunluluktur. Savaş ortamlarında Barışı savunmak en zor iştir. Ortadoğu’nun bu zor günlerinde, uluslararası halkların, barışın inşası için el ele vermelidir. Türkiye’nin bu süreçte yapması gereken girişimler, kritik öneme sahiptir. Barış için atılacak adımlar yaşamsal bir zorunluluktur. AKP Hükümeti, iç kamuoyuna “savaş kapımızda” diyerek mevcut durumu siyaseten lehine çevirecek söylemlerden kaçınmalıdır. Erdoğan’ın meclis konuşması tamamen toplumu tahkim etme niyetiyle yapılmış bir konuşmadır. Türkiye’nin, “savaşa girme tehlikesi ile karşı karşıyayız” söylemi gerçekçi değildir. AKP hükümeti iç siyasi dengeleri düşünerek hareket edeceğine Barışı sağlamak için adım atmalıdır. Başta CHP olmak üzere Akp ve Erdoğan’ın bu tuzağına düşmemeliler.Savaşlara karşı çıkmalı ve halkların birlikte, barış içinde yaşaması için çaba gösterilmelidir.
SAVAŞA HAYIR! BARIŞ HEMEN ŞİMDİ
Hüseyin Saygılı
CHP 34. Dönem PM üyesi