Atatürk’ün kurduğu; Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini benimsemiş, 57 İslam ülkesi içinde tek laik, demokratik cumhuriyet olan ve parlamenter sisteme ve kuvvetler ayrımına dayalı bir hukuk devleti olan Türkiye vardı.
Türkiye üniter bir devletti. ” Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3’üncü maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması onun “üniter devlet” olması demektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkisi tüm Türkiye topraklarını kapsar ve her Türk vatandaşı bu topraklar üzerinde eşit muamele görür. Söz konusu üniter devlet yapısı, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünün ve iç huzurunun en büyük teminatıdır.
Türkiye'de üniter devlet yapısı; merkezî idarenin merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatları ile yerel yönetim teşkilatlarından oluşmaktadır.
Ancak 13 yılda geldiğimiz nokta da yönetim zafiyeti sonunda PKK ve KCK Hakkari, Şırnak ve Batman illeri ile Yüksekova, Varto, Cizre, Silvan ve Nüsaybin ilçelerinde özerklik ilan ettiler! Kanton kurmaya çalışıyorlar.
‘’Biz devletin atadığı valiler ve kaymakamlar tarafından yönetilmek istemiyoruz’’ diyorlar. Açılım süreci içinde çok yerde kendi güvenlik teşkilatlarını, vergi adı altında haraç topluyor ve yol kontrollarını fütursuzca yapıyorlardı. Devlet ise sessizce izliyor, asker kışlasından, polis karakolundan dışarı çıkamıyordu.
İstanbul’un göbeğinde yüzü maskeli elinde kalaşinkofla serbestçe dolaşıyor, nümayiş yapıyor.
Öte tarafta masumane bir protestosunda bulunan halkın üzerine tomalarla tazyikli su ve gaz sıkılıyor. Yetmiyor coplarla, sopalarla dövülüyor. Darbe yapıyorlar diye..
Kandırıldıklarını iddia eden iktidar paralel yapı ile ulusalcıları, terörle mücadele eden komutanları, aydınları, gazetecileri darbeci ve terörist diye içeri almakla meşguldü!.Toplumu bizden olanlar, olmayanlar diye böldüler. Ne olduysa oldu, kandırıldıklarını bir anda anladılar.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, Sn. Erdoğan parlamentonun rafa kaldırırldığını söyledi. Son olarak ise ‘’Kabul etsenizde etmesenizde Türkiye’de yönetim şekli fiilen değişmiştir’’ diyebildi.
Başbakan iken erken seçime karşı en sert tepki koyan kendisiydi. AKP tek başına iktidar olamayınca, erken seçimin tek savunucusu oldu. Bir olası erken seçimde ne olacağı belli değil. Belli olan yine AKP iktidar olamazsa erken seçimlere devam..
Kendisi yüzde 52 ile Kalk tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Doğru. Ama mevcut Anayasa ve parlamentoya ne oldu. Halk tarafından seçilince yasalarda mı değişti. Aynı sözü bir başkası söylese Anayasa suçu işledi darbeci diye içeri atılırdı. 7 Haziranda neden seçimler yapıldı? Seçim propagandasını Davutoğlu’na bırakmayan Erdoğan bizzat kendisi yönetti. 400 Milletvekili ile açtığı borsayı 330’a kadar düşürdü. Yüzde 42 alınca, on puan kendi oyu düşmüş oldu!?. Gerçekten ileri demokrasi olsa idi kendisinin istifa etmesi gerekirdi. Yazık ki Yasalar kişiye özel uygulanmayacaksa, bu durumda ki devlete ne ad verilir?
Ülkede kan akarken Cumhurbaşkanı’nın bekasına kilitlenmiş bir iktidar hala başta..
Fakat böyle bir zevk ve huzurun devam ve bekası olamaz. - N. Hikmet.